Hipnoz yöntemi kullanılarak danışanın sorularının çözümüne yardımcı olunmasına hipnoterapi denir. Hipnoterapi, kişinin dikkatini bir nesne üzerinde toplayıp transa geçmesi ile gerçekleşir. Hipnoterapi,uzmanlar tarafından telkin yöntemini kullanarak kişinin gevşemesini ve zihninin rahat olmasını sağlar. Hipnozda kişinin direnci büyük ölçüde ortadan kalkar. Böylelikle kişi kendisine verilecek telkinlere açık hale gelir. Hipnozbir uyku hali değildir ve hipnozdan çıkamamak gibi bir durum yoktur. Hipnoz esnasında kişinin bilinci açıktır ve kişi her şeyin farkındadır. Dolayısıyla, kişi istemediği bilgileri vermeyebilir. Hipnoz bir zihin kontrol yöntemi değildir. Hipnoz, konsantrasyonu arttırır, zihinde dikkati dağıtan etmenleri kontrol altına alır ve kişinin kendisine verilen telkinlere daha duyarlı olmasını sağlar. Böylece kişinin duyguları, düşünceleri, davranışları ve psikolojik durumu değiştirilebilir (APA, 2019 tarihinde https://www.apa.org adresinden elde edildi). Hipnoterapi, hipnoterapi eğitimi almış, konusunda uzman kişiler tarafından yapılmalıdır. Uzman hipnoterapisttarafından yapılan hipnoterapinin hiçbir yan etkisi yoktur ve tehlikeli değildir. Hipnotize olma durumu kişiden kişiye değişir. Bazı insanlar daha kolay transa geçebilirken diğerlerinde bu süre uzayabilir. Hipnoterapiste güven ve hipnoza yatkınlık, transa geçme süresinde ve hipnoterapinin başarısında önemli faktörlerdir (https://www.hipnoterapi.com adresinden 2019 tarihinde elde edildi).
Kişisel gelişim sürecinde hepimizin farklı hedefleri, hayalleri, öncelikleri var ve buna bağlı olarak da farklı düşünce, davranış ve tutumlarımız vardır. Bu süreçte ilerlerken güçlü ve zayıf yanlarımızı da keşfederiz. Hedeflerimize ulaşmak için bir yandan güçlü yanlarımızı kullanırken diğer taraftan zayıf yanlarımızı da güçlendirme imkânına her zaman sahibiz. Bu konuda hipnoterapi çok etkili bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Hipnoterapi ile zayıf yönlerimizi güçlendirerek sağlıklı, mutlu ve başarılı bir yaşam sürmek daha kolay olacaktır. En çok karşılaştığımız olumsuz özellikleri şöyle sıralayabiliriz:
EMDR, travmalarda, panik bozukluğu, depresyon, kaygı bozuklukları, yas, fobiler, yeme bozuklukları, stres kontrolü, takıntı, migren, bağımlılıklar, cinsel/fiziksel taciz vakaları, cinsel işlev bozuklukları ve kişilik bozukluklarında etkili bir terapi yöntemidir. 20’e yakın bilimsel araştırma gösteriyor ki EMDR terapisi, travma sonrası stres bozukluğunun azaltılması ve tamamen ortadan kaldırılması için oldukça etkili bir terapi yöntemidir. Ayrıca EMDR takıntı ve endişe gibi psikolojik sıkıntılara bağlı semptomların da azalmasında etkili bulunmuştur. EMDR Dünya Sağlık Örgütü ( WHO) , Amerikan Psikiyatri Birliği ( APA), Uluslararası Travmatik Stres Çalışmaları Birliği ve daha pek çok kurum tarafından etkili bulunmaktadır (EMDR Derneği , 2019 tarihinde http://www.emdr-tr.org adresinden erişildi).